7 Temmuz 2009 Salı

hüsrev ağabeyden bir tevafuk hatırası..

(bediüzzaman said nursi ve anadolu iman hareketi-prof.dr.zekeriya kitapçı)
adlı kitaptan:
((-öğleye doğru hüsrev ağabeyi ziyarete gittiğimde,ağabeyin yorgunluğu bitkinliği yüzünden okunuyordu.omuzlarındaki bir ağırlık onu ezercesine bitirmişti.buna rağmen onun tatlı bir ruhaniyeti ve nuraniyeti vardı.yorgunluk ona sanki zindelik veriyordu.
kardeşim zekeriya diye söze başlamıştı;
o gece kur'an-ı kerim'in el-müminun:18.cüz'ün ilk suresi ve onun baş ayetlerini yazıyordu.bu surenin başındaki her bir ayet "ellezine-o kimseler ki"kelimesi ile başlıyordu.
işte hüsrev ağabey bu "ellezine"kelimeleri arasındaki tevafuku gözetmeye çalışmış nevar ki bir ayet bütün gayretlerine ragmen buna uymamıştı.niçin bu ayet tevafuk etmiyordu.
daha sonra şöyle dedi:
kardeşim içime bir ferahlık,kalbime bir sürur,gönlüme bir sevinç bir inşirah oldu,bu ayetin manası kalbime bir nur gibi doğdu,zekat her mümine değil,sadece zenginlere farz kılınmıştı bu ayetin tevafuka uymamasının sebebi de işte bu idi.islamın şartı kaçtı?beş tevafuk eden ellezine kelimelerini saydık oda beş...
bana biryer daha gösterdi.burası da maun suresi idi.bu ayetlerde yine ellezine kelimesi vardı fakat hiçbirisi tevafuk etmemişti kardeşim dedi:
bu ayetlerde beyan edilen hususlar müminlerin müslümanların yapmaması gereken şeylerdi.bunlardan birini yapmayan kimse belki bir hata eder ve öbür şeyi yapabilirdi bu bakımdan ben de tevafukun niçin düşmediğini defalarca yazdıktan sonra,ancak bu hakikatı anlayabildim...))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder