7 Temmuz 2009 Salı

,Dinin şeairi kudsiyesinin asliyeti.

Nuru aynim ve kiymetli kardeşim…
Allahu-Tealanın Esma’i Hüsnası vardır.O’nu o isimlerle tesmiye ve dua edin.Ve O’nun isimlerini değiştiren mülhidlere uymayın…Esmaullahda ilhad edenler,ahirette o amelleriyle cezalanırlar…(ARAF : 180)
Dinin şeairi kudsiyesinin asliyeti ; güneşin minver ve mahrekindeki hareketi kadar sabittir…Kutup yıldızının asliyet ve sabitiyeti,seyyaratın harekatındaki nizamın esası,kanunu hangi kudretin elinde ise ; şeairi diniyeye ait ahkam ve evamiri kudsiyenin nizamıda onun yed’i kudretindedir.Seyyarat alemindeki bir infirahın,kainatın başına bir infirahın kainatın başına bir kıyameti koparacağı gibi,desatiri şeriatın ahkamının tağyir ve ref’i de beşerin başına öyle kiyametlerin kopmasını intaç eder.
Yukarıdaki ayeti celilede esmai İlahininasla tebdili kabil olmayacağı amir bulunurken,bir siyasi partinin islamiyete düşmanlık saikiyle,laiklik düşüncesini dini tahrip suretine çeviren icraatı ile Allahü Ekber lafzai celali yerine;(( tanrı uludur))tabirini kanun zoruyla ikame etmeye çalışan zihniyetin,Çinde Mao Çe Tung’un kızıl muhafızların yapmaya çalıştığı kültür ihtilalinin 40 sene evvel Anadolu Müslümanlarına tatbik edilmek istenmesi,zihniyet birliğini ifade etmesi nokta i nazarından ibretle mütalaaya değer bir keyfiyettir…
Lakin ne hazin bir hali elimdir ki; bir zatı nuraniden başka,hareketi-fiiliye ve kavliye ile bu müthiş cereyanı önlemeğe çalışan,ulema zümresinden bir başka kimse görülmemiştir.Yukardaki ayeti celileninsarih manası muvacehesinde sükutu ihtiyar etmek mümkün değildir…Acaba bu ayeti celile bugüne kadar nazarlara hiç çarpmamış mıdır?...
Ayetin mucizei bahiresiyle ifade ettiği mana,istikbale muzaf olarak bir ihbari gaybiyi alenen ifşa buyurması,ve bir zümrenin mahiyetini açıkca göstermesi,Kur’anın kelamullah olduğuna ezel aleminden ebed alemine baktığına en sarih bir burhani katıa değil midir?
GAFİL VE MÜTECAVİZ BEŞER,HALIKIN ESMA’İ İLAHİSİNİ ALEMİ MÜLK VE MELEKUTA İLAN ETTİĞİ HALDE ONA “TANRI”DEMEK VEYA KURANDA GÖRÜLMEYEN VE İSLAMDA OLMAYAN BİR TABİR KULLANMAK SULTANI EZEL VE EBED OLAN BİR ZATI KADİRİN KUDRETİNE KARŞI BİR TECAVÜZ OLMAZ MI?
Dinler tarihi ile meşgul olanların malumudur ki “tanrı”tabiri daha ziyade Allah’ı tanımayan müşrik ve putprestlerin taptıkları ilahlarına itlak olunurken:putların adını Halıkı Zülcelale has kabul etmenin ne müthiş bir dalalet olacağı bedahatle anlaşılır.
NE KADAR DEHŞETLİ BİR TECAVÜZ.
Kaldı ki: beşer bile,acziyeti ile beraber kendi isminden başka bir isimle kendisine hitap edilse ne kadar gücenir,ve onu bir istiskalkabul eder; ve o hitap sahibine karşı içinden nasıl bir haleti ruhiye ihsas eder…Ehli idrakin şuur ve iz’anından dur olmayan bu husus,Rahman ve Rahim olan Halıkın münezzeh zat’ı akdesine karşı öyle bi-edebane bir hareket nasıl tecviz edilir?...
Halıkı Kerim kullarına ihsan ettiği letaifi maddiye ve maneviye gibi akıl,şuur,iz’an,idrak ve sair ulvi cihazat-ı beşeriye,Halıkın münezzeh olan sıfatı kudsiyesine mizan olsun diye ihsan edildiğini adem oğlu düşünmez mi?...
Mehmet KAYALAR(Mizan adlı eserden)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder