29 Haziran 2009 Pazartesi

okullar!

"... Adalet eski Bakanı İsmail Müftüoğlu'na Fetullah Gülen'in duvar ilanlarıyla arandığı hengam da O'nun adamlarından biri gelerek; "Siz eski bir bakansınız!... İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi bizim hocamız için yakalama kararı çıkarmış. Fotoğrafı, aranan bir cani gibi duvarlara asılmış. Lütfen İzmir'e kadar gidip de bu meseleyi halletseniz olmaz mı?" ricasında bulunmuşlar. O da bu maksatla İzmir'e gitmiş. Başsavcıyı ziyaret etmiş. Odasında Albay rütbesinde bir misafir bulunduğundan meseleyi açmayıp havadan sudan konuşarak albayın çıkıp gitmesini beklemiş. Fakat vakit ilerlediği halde o, bir türlü kalkıp gitmiyormuş. Bundan dolayı istemeye istemeye meramını açıklayınca, O albay söze karışarak:
"İsmail Bey!.." demiş, "Siz eski bir bakansınız, bu işleri bilmeniz lazım! Beni galiba tanıyamadınız. Siz, Eskişehir'de Kadir Mısıroğlu'nun avukatlığını yaparken ben o mahkemede yüzbaşı rütbesiyle hâkimdim. Adım Kerim Günday, buraya kadar boşuna zahmet etmişsiniz. Bu yalandan alınmış bir karardır. Fetullah Efendi'yi kimsenin aradığı yoktur. Yakalama kararının da O'na bir zararı dokunacak değildir. .." demiş.
Trabzon'da bir sohbette bu vakayı anlattığımda hazırda bulunanlar arasındaki Yaşar Hoca (Ocak) :
"Kadir Bey, dedi. "Sen yurt dışındayken bizim arkadaşlardan bir polis evrak imzalatmak için gittiği Tümen kumandanının nezdinde Fetullah Efendi'yi görmüş. Gelip anlattı. O sırada hoca aranıyordu. Ben polise inanmadım. Yanlış görmüş olabileceğini söylemiştim. Demek ki doğruymuş" diye beni teyid etti..."
Mısıroğlu, kitabında insanın tüylerini diken diken eden olaylardan da bahsediyor:
"... Bu demektir ki, Fetullah Gülen etrafındaki gizli ve aşikâr gerçekler bu derece korkunçtur. Bunu şifai olarak ilk ve müessir bir surette ifşa etmiş bulunan bir arkadaşımızın (Teşkilatın bütün kıdemli üst kademelerince çok iyi tanınan Kuyumcu Sadettin Çetin Bey'in) kendisi Fetullah Gülen'e en büyük hizmetleri ifa etmiş bir kimse olduğu halde cesedi parçalanmış olarak bir yol kenarında bulunmuştur. Sadece bunu hatırlamak, bu sahada gerçeği beyan etmenin ne ağır bir bedeli olabileceğini anlamaya kâfidir sanırız..."
Sudan'daki Okul
Mısıroğlu, Gülen okulları ile ilgili bir anısını aktararak aslında bu okulların neye hizmet ettiğine dair ip uçları yakalamış;
"Fetullah Gülen'in vazifesi, İslam Dünyası'nın her tarafından süper zeki çocukları seçerek Amerika'da okutmak ve sonra onları kendi ülkelerine müstakbel siyasi ve idari kadrolar olarak göndermektir. Bu çocuklarda hemen hemen Müslümanlığın bütün şiarları mevcut olacak, sadece dinin "Muamelat" kısmının çeşitli bahanelerle tayyedilmesi istikametinde bir görüş bulunacaktır. Bu hareketin gayesi "Muamelatsız sapık bir İslam muhtevası" ortaya çıkarmaktır.
Bu sözleri benden defaatle dinlemiş olan Yusuf Cevahir, bundan beş on sene evvel Sudan'da iş yapıyordu. Orada Fetullahçılar'ın bir mektep açtığını duyunca, gurbette milli tesanüd namına onları tebrike gitmiş. Kendisini, o anda makamında bulunmayan müdürün odasına oturtmuşlar ve biraz beklemesini, müdürün hemen geleceğini söylemişler....
Müdür gelene kadar O'nun masası üzerindeki yığınla evrakın en üstünde duran bir kağıt alakasını çekmiş ve gayrı ihtiyari onu okumuş. Bu UNESCO'dan geliyor ve Hartum'da açılmış bulunan mektebin masraflarının kendileri tarafından karşılandığını, paranın ne suretle ve hangi bankaya intikal ettiği hususundaki bilgiyi ihtiva ediyormuş. O, bu yazıyı gayri ihtiyari okuduktan sonra, müdür, odasına gelmiş. Selam kelamdan sonra aralarında şöyle bir konuşma geçmiş.
"Siz burada ne yapıyorsunuz? Arapça öğretiyoruz dersen, bunların anadili Arapça!.. Şeriat öğretiyoruz desen, resmi nizamları şeriat! Allah için burada ne yapmak istiyorsunuz?!.."Bunların hiçbiri değil! Biz burada Sudan'ın müstakbel idarecileri olacak süper zeki çocukları bulup Amerika'ya göndermek için bulunuyoruz. Orada bir Üniversitemiz var. Onları yetiştirip tekrar buraya göndereceğiz!.."
O zaman Yusuf Cevahir masa üzerindeki muhtevasına muttali olduğu mektubun bir suretini istemiş, müdür;
‘Hayır asla!..' Diyerek, mektubu kaptığı gibi çekmecesine koymuş..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder